12 Mart 2016 Cumartesi

Muhammed Ali'yi Deviren Efsane: Parkinson

          Muhammed Ali'yi tanımayanımız yoktur. 'Tüm zamanların en iyi boksörü'. Zamanında boks ringinde adeta dans eden Muhammed Ali 1984 yılından beri Parkinson hastasıdır. O kadar hızlıyım ki odamda ışığı söndürmeye kalktığımda, ışık sönmeden oturduğum yere dönebiliyorum diyen boksör hareketlerini kısıtlayacak bir hastalığa tutulmuştu. Bu makalemizde dünyanın hayranlık duyduğu o büyük isim Muhammed Ali'nin hastalığını konu alacağız.
          Parkinson hastalığı dopaminerjik nöronların harabiyetinden kaynaklanan progresif(ilerleyici), nörolojik bir hastalıktır. (Yavaş ilerleyen bir hastalıktır)
          Nörodejeneratif hastalıklar arasında Alzheimer hastalığından sonra en sık rastlanan hastalık Parkinson hastalığıdır.
          Parkinson hastalığı için başlıca risk faktörleri:
          -İleri Yaş
          -Birinci Derecede Akrabalarda Parkinson Hastalığı Varlığı
          -Özgeçmişte Anlamlı Kafa Travmasının Bulunması
          -Kırsal Alanda Yaşamadır.(Kırsal alanda yaşamanın tarımsal ilaçlara maruziyeti arttırdığı ve bu ilaçların dopaminerjik hücrelerde ölüme yol açtığı düşünülmektedir.

          Parkinson Hastalığındaki patolojik değişiklikler substantia niga pars compactadaki melanin içeren dopaminerjik hücrelerin kaybı, kalan hücrelerin içinde de Lewy cisimciği olarak adlandırılan, ağırlıklı olarak alfa-sinüklein ve ubiquitin adı verilen proteinler içeren küresel inklüzyon cisimciklerinin saptanması şeklindedir.
          Klinik belirtilerin ortaya çıkması için dopaminerjik hücre kaybının %60-70 seviyelerinde gerçekleşmesi gerekmektedir.
    
         Parkinson hastalığının ilk semptomları arasında koku duyusunda azalma görülebilir(Olfaktor bulbus etkilendiği için).
          Parkinson Hastalığının klinik belirtilerini motor bulgular ve non-motor bulgular olarak ikiye ayırabiliriz.
          Non-motor belirtiler otonomik bulgular(ortostatik hipotansiyon, konstipasyon, üriner inkontinans,gözlerde kuruma vs.),uyku bozuklukları, davranışsal bozukluklardır.
          Motor belirtilerin başında bradikinezi gelir. Bradikinezinin ifadesi olarak maske yüz, hipofonik(kısık), zor anlaşılan konuşma, ardısıra veya tekrarlayıcı el, ayak hareketlerini başlatmada güçlük, yavaşlama beceriksizlik, hareketin amplitüdünde azalma ve değişkenlik saptanır; ekstremite bulguları sıklıkla asimetriktir. Yani bir ekstremitede daha yoğun görülür.
          Hasta özellikle alçak sandalyeden güç kalkar, yürümeyi başlatmada güçlük çekebilir. Yürümesi küçük adımlarla, yavaş, öne doğru eğiktir.Ayaklarını sürebilir. Bir kolunu yada her iki kolunun birden sallamadan yürür.
          En bilindik bulgulardan birisi de hastada düşük frekanslı, kaba bir istirahat tremoru görülebilir. Bu tremor tipik olarak istemli hareketler esnasında kaybolur. Genelde hastanın işlevselliğini bozmaz.
          Parkinson hastalığından bir diğer görülen bulgu rijiditedir. Hastanın ekstremitesini tutarsanız pasif hareket esnasında sürekli bir dirençle karşılaşılır. Rijidite karşı ekstremitenin kuvvetle innerve edilmesi ( örneğin karşı eli yumruk yapma) esnasında artar.
          Mayerson Belirtisi: Burun köküne vurulduğunda refleks olarak oluşan göz kırpmanın istemli olarak baskılanamaması.
          Artmış Snout Refleksi: Dudakların üzerine vurulduğunda dudakların öne doğru büzülmesi
          Pozitif Palmomental Refleks: Avuç içi kuvvetle çizildiğinde o taraf submental bölgenin kasılması.
          diğer görülen bulgulardır.

         Parkinson hastalığının tedavisi'nde 
                  Levodopa(Dopaminin ön maddesidir) 
                  Dopamin Agonistleri
                  Antikolinerjik İlaçlar
                  Monoaminooksidaz-B(MAO) inhibitörleri
                  Katekol-O-metil transferazı(COMT) inhibitörleri 
Hastanın durumuna göre en uygun ilaç veya ilaç kombinasyonları kullanılır.
          Parkinson hastalığında cerrahi tedavi semptomlara göre belirlenen hedeflerin yüksek frekanslı ses dalgalarıyla yakılması ya da hedef bölgelere yerleştirilen derin elktrotlar vasıtasıyla uygulanan yüksek frekanslı elektrik uyarılarıla(derin beyin stimülasyonu) bu bölgedeki, aktivitesi anormal olarak artmış hücrelerin aktivitelerini azaltmaya yöneliktir.
          Derin beyin stimülasyonu için günümüzde en çok tercih edilen hedef subtalamik nukleusdur.
         
 

8 Mart 2016 Salı

Demans ve Alzheimer




          Erişkin merkezi sinir sisteminin hasarlanması sonucu, bilinç bulanıklığı olmaksızın, biden fazla kognitif alanın bozulması, bununla ilişkili olarak günlük yaşam aktivitelerinin eski düzeyinde sürdürülememesine neden olan, doğal seyri açısından kalıcı, sıklıkla da ilerleyici nörolojik klinik tablodur.
          
         En sık rastlanan belirti bellek bozukluğudur.
         Unutkanlık ile birlikte dikkat dağınıklığı, dil bozukluğu(kelime bulma,anlama,okuma-yazma), apraksiler, gnostik bozukluklar eşlik edebilir.

ALZHEİMER HASTALIĞI
          Hastalığın kesin sebebi bilinmemektedir. Genetik, yaş, ailede demans öyküsü, risk faktörlerinin başlıcalarıdır.
          En sık görülen demans tipidir. Genellikle 65 yaşından sonra ortaya çıkar. Prevelansı 65-70 yaşları arasında %4-5' tir ve yaş ilerledikçe görülme oranı artar. Kadınlarda erkeklere göre biraz daha sık görülmektedir.
           Alzheimer sinsi bir şekilde başlar. Genellikle ilk dikkati çeken belirti unutkanlıktır. Hastalar ilk başlarda gözlük, cüzdan gibi eşyalarını unuturken, ilerleyen vakitlerde unutkanlık bireyin yaşantısını olumsuz etkileyecek kadar ciddi boyutlara ulaşabilir. Öyle ki, hasta çevresindekilerin yardımı olmaksızın günlük yaşamını sürdüremez.
          Hastalık ilerledikçe zekasını ve analitik düşünme yetisini kullanmakta zorlanmaya başlar. Hasta kendisi ve yakınları ile ilgili soruları cevaplandıramaz. Çocuklarının adlarını ve sayısını unutur. Gün, ay ve yılı sorduğunuz zaman bilemez. Yaşadığı sokağı hatta evinin odalarını şaşırır. 
          Günlük yaşamın basit gereksinimleri, örneğin giyinip soyunma, yemek yeme, banyo yapma gibi aktiviteleri sürdürülemez olur. Bu durumda hasta yakınına sorumluluk yüklenmektedir. Bununla birlikte hastaların birçoğu kendilerindeki bu değişikliğin farkında değillerdir ve genellikle kayıtsızdırlar.
          Günümüzde Alzheimer Hastalığı'nın kesin tedavisi ne yazık ki yoktur. Yapılan tedavide hastanın yaşam kalitesini artırmak hedeflernir. Bu doğrultuda hastalığın ilerlemesi yavaşlatılır ve hastalığın semptomları azaltılır.